6 Şubat depreminde, Kırıkhan'da jeneratörler devreye girmemişti: Boğularak öldü, 'doğal ölüm' denildi

6 Şubat depreminde, Kırıkhan'da jeneratörler devreye girmemişti: Boğularak öldü, 'doğal ölüm' denildi
6 Şubat depremlerinde Kırıkhan Devlet Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesinde yatan hastalar, jeneratör devreye girmediği için boğularak öldü. Hayatını kaybeden hastalar için, "doğal ölüm" belgesi düzenlendiği açığa çıktı.

Hatay'daki Kırıkhan Devlet Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesinde, solum cihazına bağlı bir şekilde tedavi gören bazı hastaların jeneratörler devreye girmediği için boğularak hayatını kaybettiği halde "doğal ölüm belgesi" düzenlendiği ortaya çıktı.

T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun aktardığına göre Murat Şafak isimli yurttaş depremden 20 gün önce ciğerleri su toplayan babasını hastaneye yatırmıştı. Hastanenin yoğun bakım ünitesinde solunum cihazına bağlı ve bilinci açık şekilde tedavi gören İsmet Şafak, kendisi için gelen ziyaretçilerle görüşüp, çocuklarıyla sohbet edebiliyordu.

Gökçer Tahincioğlu'nun Murat Şafak ile görüştü. Şafak olayları şu şekilde anlattı:

“Ben Reyhanlı’ya bağlı bir köyde yaşıyorum. Kendimize gelir gelmez, deprem gecesinin sabahı 08.30’da hastaneye, Kırıkhan’a gittim. Hasta bölümü, ziyaretçi bölümü tamamen kapalıydı. Bina sapasağlam ayaktaydı ama bu girişleri kapatmışlardı ve girişin yasak olduğunu söylediler. Arka tarafa geçtim, acil bölümüne geldim. Sadece acil bölümü açıktı. Depremden dolayı çok yoğundu. Kırıkhan Devlet Hastanesi ayakta kalan az sayıda hastaneden biri olduğundan, çok hasta getiriyorlardı. Hastamızı sorduk. Önce ‘Bilgi alamadık, bilmiyoruz’ dediler. Sonra yetkili biri geldi ve bekleyenlere, yoğun bakımdaki hastaların gemiyle Mersin’e götürüldüğü açıklaması yapıldı…

Üç gün sonra bir hemşire yakınımızı aradı. ‘Gelin, ölünüzü alın’ dediler. Yoğum bakım katına çıktık. Babam, bıraktığımız yatağında ölü vaziyette yatıyordu. Solunum cihazları devrilmiş, sadece babam değil, yatanların tamamı ölmüştü.. Bunu hastane çalışanları da biliyor. Babamı indirmek için şehir dışından gelen yakınlarımızı yukarıya çağırdım. Hepimiz şoktaydık. Götürüp defnettik.

Üç gün yoğun bakıma kimse girmemiş. Düşünün hastane açık, acil dışında hiçbir kata bakmamışlar. Doktorlar, hemşireler kaçıp gitmiş. Bir tek acil çalışıyor. Gerisi unutulmuş. Yaklaşık 20 kişilik bir yoğun bakımdı. Tamamı öldüler.”

Ölüm belgesine 6 Şubat yazıldı

Tahincioğlu'nun yazısının devamı şu şekilde:

Ancak bununla bitmiyor.

Şafak, babasının cenazesini 9 Şubat’ta almasına rağmen, ölüm belgesine ölüm tarihi olarak 6 Şubat yazıldı. Deprem günü.

Ancak bir farkla. Ölüm saatine, deprem saati yazılmadı. Depremden sonra kaderine terk edildiği için ölmemiş, doğal yollardan yoğun bakımda hayatını kaybetmiş gibi bir belge düzenlendi ve ölüm saatine 19.30 yazıldı.

Üç gün sonra fark edildi

Bu saatin neden yazıldığı sorulduğunda belgeye, “deprem sonrası gelişen çoklu organ yetmezliği” gibi garip bir ifade eklendi.

Resmi defin belgesi ise aylar sonra 23 Haziran’da verildi. Bu belgede de aynı ifadeler yer aldı.

Belgeler, İsmet Şafak’ın ve diğer hayatını kaybedenlerin ancak üç gün sonra fark edildiğini, kimsenin akıllarına bile gelmediklerini açıkça gösteriyor. Sağlam kalan ve çalışan bir hastaneden söz ediyoruz. Bu insanlar enkaz altında ölmediler.

Şafak’ın avukatı Bülent Akbay, savcılığa suç duyurusunda bulundu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın, Hatay İl Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat’ın, Kırıkhan İlçe Sağlık Müdürü Ahmet Yılmaz’ın, Kırıkhan Devlet Hastanesi Başhekimi İsmail Zeki Tekiş’in, Kırıkhan Devlet Hastanesi İdari ve Mali İşler Müdürleri ve uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre sorumlulukları bulunan her türlü teknik görevliler ile arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumluların cezalandırılmasını istedi. (Kısa Dalga)

Gündem