ANALİZ - Gezi davasını anlama kılavuzu

ANALİZ - Gezi davasını anlama kılavuzu
Gezi davasında sanıklar neden yargılanıyor, mahkeme neden beraat kararı verdi ve istinaf neden bu kararı bozdu. İşte yanıtları...

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi davasında verdiği beraat kararını “usulden” bozdu. Kararda Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkında verilen beraat kararlarına ilişkin hükmün bozulmasına ve mahkemenin davayı yeniden değerlendirilmesine hükmedildiği belirtildi. 

Gezi davasında sanıklar neden yargılanıyor, mahkeme neden beraat kararı verdi ve istinaf neden bu kararı bozdu. İşte yanıtları...

Sanıklar hakkında neden dava açıldı?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Sanıklar hakkında düzenlediği iddianamede şu iddiaları ileri sürdü: 
“Sanıklar Gezi eylemlerini 2011 yılından itibaren planlıyorlardı ve 27 Mayıs 2013 tarihinden itibaren eyleme dönüştürdüler. İstanbul Taksim Gezi Parkında ağaç protestosu şekline başlatılan ve kısa sürede önce Taksim'de daha sonra  ülkenin birçok kentine yayılan şiddet eylemlerine dönüşen olaylarda birbiri ile bağlantısız gözüken yasal, yasal olmayan ve yasal görünümlü illegal yapıların aynı amaç etrafında birleşerek faaliyetlere başladı. kamuoyuna masum ve yasal eylem şeklinde sahnelenen olaylarla halkı sokağa dökmeye çalıştılar. Bu doğrultuda çok sayıda çağrı yaparak ve şiddete dönüşen olaylara müdahale eden güvenlik birimlerini aşırı güç kullandıkları şeklinde göstererek kitlesel eylemlere katılımı arttırmaya çalıştılar. Olayları fırsat bilen marjinal sol terör örgütleri ve bu örgütlere yakın gruplar bu faaliyetlerine uygun ortam sağlamak suretiyle kaos ortamı yaralmaya çalıştılar ve bu suretle hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs ettiler.” Sanıklara bu suçlamalar nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet ve 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapis cezası isteniliyordu.

Savcılığın elindeki deliller nelerdi?

İddianamede sanıkların ‘bu eylemleri sonucunda ülkenin değişik yerlerinde meydana gelen diğer suçlardan da sanıkların sorumlu oldukları’ iddia edidi. Savcılık iddialarına delil olarak büyük kısmı FETÖ suçlarından aranan ya da yargılanan savcıların talepleriyle yapılan dinleme kayıtlarını (tapeler) ve teknik araçlarla yapılan takipleri  gösterdi. İddianamede, bu kayıtların Fethullahçı yargı mensuplarının kararları ile yapılmasının dinlemeleri geçersiz hale getirmeyeceği savunuldu ve “yeniden kıymetlendirme” yapılarak tapelerin delil olarak gösterildiği ifade edildi. Savcılık ayrıca eski TKP üyesi Murat Pabuç’un tanık olarak verdiği ifadeleri de suçlamalarına dayanak gösterdi.”

Mahkeme ne karar verdi? 

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi ise  sanıkların beraatine karar verirken dinleme ve teknik araçlarla izleme (takip) kayıtlarının delil olarak gösterilemeyeceğine işaret etti ve “Yargıtay içtihatları ve “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesi de göz önüne alındığında iddianameye konu tapelerin yasak delil mahiyetinde bulundukları kabul edilmiştir” ifadelerini kullandı. Kararda Osman Kavala’nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen tanık Murat Pabuç’un, iddianame hazırlanmadan sadece 3 gün önce savcılığa ihbarda bulunduğuna da dikkat çekilerek ifadelerinin delil değerinin olmadığı vurgulandı. "Yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı” sonucuna vardı ve tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Mahkeme ayrıca davanın yurtdışındaki sanıklar Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Gökçe Yılmaz Handan, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Ayşe Pınar Alabora ve İnanç Ekmekçi'nin hakkındaki yakalama kararları kaldırılırken, mahkeme sanıkların dosyasını ayırma kararı alınmıştı. Mahkeme, bu sanıklar hakkında ifadelerinin alınmasına yönelik yakalama kararı çıkardı.

İstinaf mahkemesi yerel mahkemenin kararını neden bozdu?

1- Deliller değerlendirilsin

İstinaf, ilk olarak savcılığın “yeniden kıymetlendirme yaptık” diyerek dosyaya delil olarak sunduğu FETÖ’den yargılanan hakim ve savcıların yaptırdığı dinleme ve izleme kayıtlarından sanıkların duruşmalarda kabul ettikleri kısımların delil olarak kabul edilmesini istedi. İstinafın kararında ayrıca sanıklara ait olduğu belirtilen açık kaynak (basın) açıklamalarının, dijital materyaller ve inceleme raporlarında ortaya çıkan delillerin, sanıkların sosyal medya (youtube,whatsapp, twitter gibi dosya kapsamında iddianamede sayılan) yoluyla yaptıkları paylaşımların, sanıkların görsel medyada (Cnntürk v.s) yayınlanmış ve iddianamede belirtilen açıklamalarının, iletişimin tespiti niteliğindeki HTS kayıtlarının, yine Gezi parkı olayları ve sonrasında katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ve bu sırada atıldığı iddia olunan sloganların” değerlendirilmesi istendi.

2- Kavala’nın tutuklandığı dosya birleşsin

İstinaf mahkemesi ayrıça Osman Kavala'nın Gezi davasında beraat ettikten sonra tutuklandığı 15 Temumz darbe girişimi nedeniyle “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ile” suçlandığı dava dosyasının getirtilmesini de isteyerek ilerde her iki dosyanın birleştirilmesinin değerlendirilmesine hükmetti.

3- Çarşı davası ile birleştirilebilir

İstinaf mahkemesi ayrıca Beşiktaş'taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nin taşlanması ve molotof atılmasına ilişkin Beşiktaş’ın taraftar grubu "Çarşı" üyelerine açılan davanın da Gezi davası ile birleştirilebileceğine hükmetti. Kararda, yerel mahkemenin beraat verdiği davanın halen Yargıtay’da temyiz incelemesinin sürdüğü hatırlatılarak Yargıtay’ın bu dosyada bozma kararı vermesi durumunda mahkemenin birleştirme konusunu değerlendirmesine hükmetti.

4 - Gezi sırasında işlenen her “suçun” azmettiricisi olarak ceza verilebilir:

İstinaf mahkemesinin son bozma gerekçesi ise sanıklar hakkında mahkemenin yaptığı “suç işlemeye tahrik” iddiasıyla savcılığa yaptığı suç duyurusu ile ilgili oldu. İstinaf, sanıkların bu suçtan da mahkemede yargılanabileceklerinin göz önüne alınmasını ve istinaf sonucunda yerel mahkemenin vereceği karara göre değerlendirme yapılması gerektiğine hükmetti.

Kararda, sanıkların bu suçtan mahkum edilmeleri halinde işlemeye teşvik ve tahrik ettikleri her bir "Kamu malına, siyasi partilerin binalarına ve özel mallara zarar verme, yağma, yaralama” gibi suçlardan da azmettirici olarak ceza verilmesi gerektiği savunuldu. 

Gündem