3 numaralı yumurtanın arkasındaki gerçekler

3 numaralı yumurtanın arkasındaki  gerçekler
Kafeslerde kümeslerde neler oluyor, önümüzdeki tabakta ne var? Kafessiz Türkiye Kampanya Koordinatörü Emre Kaplan, ‘kafes yumurtacılığı’ sistemini detaylarıyla anlattı.

Endüstriyel gıda sektörü her geçen gün büyüyüp alıp başını giderken bize şüpheli bir reçete bırakıyor. Bazen ne yediğimizle o kadar ilgileniyoruz ki bu işin çok önemli bir başlığı ikinci ya da üçüncü planda kalıyor. Hayvana eziyet ve işkence… Kafeslerde kümeslerde neler oluyor, önümüzdeki tabakta ne var?

PODCASTİMİZİ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYINIZ

Bu konuda yürütülen bir kampanya var: Kafessiz Türkiye… 2018’de üç gönüllüyle amatör olarak yola çıkıyor. "Yumurtası için yetiştirilen tavukların zalim ve çağdışı kafeslerden kurtarılmasını" hedefliyorlar. Kampanyalarla, desteklerle büyüyor ve 2020’de Çiftlik Hayvanlarını Koruma Derneği’ne dönüşüyor.

Nedir ‘kafes yumurtacılığı’?

Kafessiz Türkiye, her yılın sonunda şirketlerin yumurta tercihlerinin takibini yapan bir rapor yayınlıyor. Kafes yumurtasını terk etmeyi taahhüt eden ulusal ve yabancı birçok marka raporda yer alıyor. Rapora göre, takip edilen 98 firmadan 59’u kafes yumurtasını terk etme sözü vermiş.

Kampanya Koordinatörü Emre Kaplan, ‘kafes yumurtacılığı’ sistemini şöyle anlatıyor: “Kafes yumurtacılığı endüstriyel hayvancılıktaki en kötü sistem. Kimisi endüstriyel hayvancılıkla eş anlamlı sanıyor ama değil. Hayvanların tel tabutlara kapatıldığı, kanatlarını bile açamayacakları kadar sıkışık olduğu, tavuk başına A4 kağıdı kadar alan düştüğü, 1.5 sene boyunca hiç çıkamadıkları bir sistem. Manisa'da, Afyon'da, Konya'da kocaman hangarlar var. O hangarların içinde 200 bin hayvan var. Türkiye’de standart bu hayvancılık bu şekilde yapılıyor ve biz bunu hiç görmüyoruz.”

Firmaların tavrı nasıl?

TÜİK verilerine göre Türkiye’de sadece yumurtası için yetiştirilen 109 milyon tavuk var ve bu tavukların 100 milyon kadarı bu sistem içinde yer alıyor. Emre Kaplan, amaçlarının doğru bilgiyi insanlara ulaştırmak olduğunu vurguluyor:

“Firmalara diyoruz ki; 'Bakın bu tedarik zincirinizde böyle bir şey var. Halk bunu istemiyor. Sizin müşterileriniz böyle bir şey istemez. Bunu terk edeceğinize ilişkin bir taahhütname yayınlayın, politika metni yayınlayın. Kademeli bir şekilde tedarik zincirinizden çıkın' diyoruz. Bazı şirket yöneticileri bunun nasıl bir risk olduğunu gördükleri için ya da kendileri bakınca kötü olduğunu hissettikleri için kendiliğinden değiştiriyorlar. Ama kimileri de ‘davul zurna ile açıklamak yerine kendimiz kendi içimizde yapıyoruz’ diyor. Hem bir şey değiştirmeyip hem de konuyu önemsiyormuş gibi gözüküyor. Ama kimse doğrudan reddetmiyor.”

Halkın yüzde 82’si de doğru bulmuyor

Hayvan hakları savunuculuğu bu kadar yaygınken bu kafeslerde olan biten biraz geride planda kalmış gibi görünüyor fakat aslında araştırmalar kamuoyunun bu durumun farkında olduğunu gösteriyor. Konda’nın 2021’de yaptığı ankete göre Türkiye’deki 10 kişiden 8’i, kafes sistemlerinin yasaklanması gerektiğini düşünüyor. Tüketicilerin yüzde 82’si ise tavukların endüstriyel kafeslerde yetiştirilmesini doğru bulmadığını belirtiyor.

Kafesten kümese geçiş 1 TL farkla…

Kafes sisteminin alternatifi ne? Kaplan şunları söylüyor: “Bizim temel beklentimiz en kötü sistem olan kafes sisteminin ortadan kaldırılması. Bazı firmalar organiğe, bazıları gezen tavuk sistemlerine geçiyor. Yönetmelikte kafesten bir sonraki asgari standart kafessiz kümes sistemleri. Bunlar da büyük hangarlar. Hayvanların iki kat fazla alanı var. Kendi çevrelerinde dönebiliyorlar, adım atabiliyorlar, yürüyebiliyorlar ve yüksek tüneklere çıkabiliyorlar folluk kullanabiliyorlar. Ama tabii bu durum bütün eziyetlerin sonlandığı anlamına da gelmiyor. En azından bunun Türkiye'nin tamamında uygulanabilir bir standart olduğuna inanıyoruz. Kafes sistemiyle kümes sistemi arasında tavuk başına sadece 1 lira maliyet var.”

Tavukların yarısı topal ve yanık

Yumurtanın yanı sıra tavuk eti tesislerinde neler oluyor peki? Emre Kaplan bu soruya Çiftlik Hayvanlarını Koruma Derneği yöneticisi olarak yanıt veriyor. Genetik çalışmaların tavukları korkunç bir şekilde etkilediğini söyleyen Kaplan, tesislerdeki durumu şöyle anlatıyor: “Tavukların dörtte biri topal. Çünkü çok ağırlaşıyorlar, ayağa kalkamıyorlar, yürüyemiyorlar. Bazı çalışmalarda deney için ağrı kesici veriliyor. Türkiye'de yapılmış bir çalışmada bu tavukların yarısında göğüs ve ayak yanığı var görünüyor. Bütün gün dışkıları üstünde oturmaktan yanıyor bu kısımları. Canlı canlı göğsünün yanışını izleyen hayvanlar bunlar."

Tavuk taahhütü

Kaplan, misyonlarının hayvan eziyetini engellemek olduğunu belirterek, şöyle devam ediyor: "Avrupa Birliği ve Amerika’daki ‘tavuk taahhütü’ denilen daha tavuk yetiştiriciliği için asgari şartların sağlanmasını talep eden bir reform var. Çok hızlı büyüyen, azmanlaştırılmış tavuk ırklarının terk edilmesi, hayvanlara daha fazla alan ve ışık sağlanmasını öngören bir reform. Topallık oranını sıfıra indirebiliyor, yanıkları da sıfıra yaklaştırabiliyor. Hayvanların acısını büyük oranını azaltıyor.”

Milyonlarca erkek civciv öldürülüyor

thumbs-b-c-8be441f7639c4bfd0a304374704d45be.jpg

Tavukçuluk sektöründe vahim başka bir durum daha var; erkek civcivlerin öldürülmesi. Emre Kaplan bunu şöyle açıklıyor: “Bu ayrı bir bir sorun. Son yüzyılda dünyada iki global şirket var. Endüstriyel tavukçuluktaki tavukların genetiğini bunlar belirledi. Son yüz yıldır genetik bir seçilim yaptılar ve iki ayrı tavuk ırkı oluşturdular. Birisi eti, birisi yumurtası için seçilmiş. Erkek doğanlar yumurta genlerine sahip. Yani aslında dişi olsalar yılda 300 yumurta verebilecekler ama değiller. Soya ve mısırla beslediğinizde de 6 ayda 1 kiloya ulaşıyorlar. Bu da şirketler için zarar etmek demek. Bunun için erkek civcivler öldürülüyor. Yumurta endüstrisinde standart olarak senede yaklaşık 60 - 70 yetmiş milyon civciv çöp torbalarına atılabiliyor. Almanya'da yakın zamanda erkek civcilerin öldürülmesi yasaklandı.”

Kodlar ne anlama geliyor?

Gelelim yumurtalardaki kod meselesine. Yumurtaların üzerinde TR0 ya da 1, 2, 3 gibi kodlar ne anlama geliyor? Kafessiz Türkiye’nin raporundan aktarıyorum:

0 - Organik: Kümeste tavuk başına en az 1667 cm2 alan düşer. Açık alanda ise her tavuğa en az 4 metrekare alan düşer. Hayvanlar için ayrı ve kapalı folluk ve tünek bölümleri de mevcut.

1 - Serbest dolaşım: Tavuklar asgari “kümes” koşullarına sahip, ayrıca gündüzleri açık havada bahçeye/çimenliğe erişebilirler. 4 tavuğa en az 1 metrekare açık alan düşer.

2 - Kümes: Tavuklar kümeste gezinmekte özgür. Tavuk başına en az 1111 santimetrekare alan düşüyor.

3 - Zenginleştirilmiş kafes: Kafeslerde tavuk başına en az 750 santimetrekare alan düşer. Bu alanın en az 600 santimetrekaresi kullanılabilir olmalıdır. (A4 kağıdından daha küçük bir alana tekabül eder). Tavuklar için bir tünek bulunur ve en az 45 cm yükseklik sağlanır.

4 - Zenginleştirilmemiş Kafes: Bu sistem Avrupa Birliği’nde 2012’den itibaren yasaklandı. Kafeslerde tavuk başına en az 550 santimetrekare alan düşer. Tünek ya da folluk bulunmaz.

Tüketici ne yapmalı?

Biz tüketiciler ne yapabiliriz? Emre Kaplan, “Asgari olarak yapılabilecek şey tabii ki 3 kodlu yumurtalardan uzak durmak. Bunlar açık ara en kötüsü ve de pek çok ülkede terk edilmiş” diyor ve devam ediyor:

“Bunu gördüğünüz yerde firmaya bunun bir ahlaki sorun olduğunu söyleyebilirsiniz. Bize de ulaşabilir tüketiciler. Biz firmalara mail atmak için iletişim bilgilerini paylaşıyoruz. Buna dahil olmak, tüketecilerin etkilerini daha üst katına çıkaracak bir şey.”

Kaffessiz Türkiye’nin 2023 raporuna buradan ulaşabilirsiniz..

Podcast