Doç. Dr. Derya Kömürcü: Seçmenini sandığa götüren avantajlı olacak

Doç. Dr. Derya Kömürcü: Seçmenini sandığa götüren avantajlı olacak
Yöneylem Araştırma Şirketi Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü’yle seçim sürecini ve son durumu konuştuk.

Seçimlere 100 gün kala, aralık ayında Yöneylem Araştırma Şirketi Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü’yle seçimleri konuşmuştuk. Kömürcü, üç ay öncesinden aslında bugünkü tabloyu işaret eden çok önemli bilgi ve analizlerini paylaşmıştı. İki gün sonra sandık başındayız. Her seçim olduğu gibi bu seçim de kritik tabii…

Hem aradan geçen üç aydaki süreci hem bugünkü tabloyu hem de sahadan son haberleri almak için yine Doç. Dr. Derya Kömürcüyle konuşuyoruz… Hocam yayınımıza hoş geldiniz…

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Seçime 100 kala yaptığımız söyleşide, üç ay önce muhalefetin çok dağınık bir görüntü sergilediğini konuşmuştuk. İşbirliği ve ittifaklar netleşmemişti. İttifak ve işbirliği olmadı. CHP, İYİ Parti ve DEM açısından değerlendirseniz, muhalefet nasıl bir performans sergiledi bu seçim sürecinde?

Biraz gelgitli bir sürece tanıklık ettik. Gerçek bir yerel seçim, yerel projeler, vatandaşların daha iyi kentlerde yaşamasıyla ilgili tartışmaları değil bir tür genel seçimmiş gibi geçirdik bu süreci. Aday belirleme süreci CHP için son derece sancılı oldu. Esas olarak da İstanbul üzerinden tartışılıyor. İstanbul’da baktığınızda İYİ Parti’nin üçüncü yol yol stratejisinin çok da tutmadığı, kendi seçmen tabanının açık biçimde CHP'ye kaydığını görebiliyoruz. O zaman da konuşmuştuk. DEM Parti seçmeni biraz farklıdır. Parti bağlılığı daha yüksektir. Ancak DEM’in de çok net bir mesaj vermediğini görüyoruz. “İmamoğlu’nu desteklemeyin” tarzı bir yaklaşım görülmüyor. Bizim araştırmalarda da gördüğümüz de DEM Parti’yi destekleyen seçmenlerin yarıdan fazlası şu an İmamoğlu’na oy vermeye yakın görünüyorlar.

İmamoğlu avantajlı ama...

2023/07/22/ekrem-imamoglu.jpeg

Yerel seçim bir yandan da neredeyse ‘İstanbul seçimi’ne dönüştü. Tablo nasıl?

Biz bir araştırma yaptığımızda seçim günü ne olacağını tahmin etmiyoruz. Bu biraz kamuoyunda yanlış algılanan bir şey. ‘Şunu tahmin ettiler, tuttu ya da tutmadı’ tarzı bir yaklaşım var. Hayır, araştırma dediğiniz şey araştırmanın yapıldığı zaman aralığındaki tabloyu hata payı içinde gösteriyor. Biz araştırmamızı yaptığımızda Leyla Zana, açıklamayı yapmamıştı. Oy tercihleri üzerinde etkili olabilir. Ya da örneğin Selahattin Demirtaş önümüzdeki günlerde bir açıklama yapacak. Bu da tabii ki tablo üzerinde etkili olabilecek bir gelişmedir ve yeni araştırmayı gerektirir. Fakat bunları dışarıda bıraktığımızda şunu söyleyebilirim ki İstanbul'da İmamoğlu avantajlı, birkaç puan önünde hatta dört puana kadar çıktığını görüyoruz. Ancak o farkı da hata payı içinde değerlendirdiğimizde aslında kafa kafaya bir yarış demektir.

Oranlar birbirine yakın, seçmeni sandığa götürmek ve sandığa sahip çıkmak önemli

Rehavete kapılmamak ve seçmenlerini sandığa götürebilmek çok önemli. Oy vermeme eğiliminde olan ciddi oranda seçmen olduğunu görüyoruz. Kendi seçmenlerini sandığa götürebilenin avantajlı çıkacağını düşünüyorum. Üçüncüsü de o sandığa atılan oyları olduğu gibi oradan çıkarabilmek. Yani sandık güvenliğini sağlayabilmek çok önemli olacak. Çünkü yarış sadece İstanbul'da değil, yani Eskişehir'de, Bursa'da, Balıkesir'de, Manisa'da pek çok yerde çok yakın seyrediyor. Bu görülüyor. Yani birkaç puanlık. dolayısıyla birkaç bin oy farkla kazanılacak seçimler olacak. O yüzden oy kullanmaya götürmek seçmenini ve sandık güvenliği sağlamak çok önemli.

İYİ ve DEM Partililerin yarısı İmamoğlu'na oy vermeye yakın

İstanbul özelinde oy geçişlilerden bahsedecek olursak, aslında cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundaki tabloya benzer bir şey görüyoruz. Kılıçdaroğlu İstanbul'da Erdoğan'dan daha yüksek oy almıştı. Ona çok yakın. O dönemde Kılıçdaroğlu’nu destekleyenlerin, şimdi de İmamoğlu’nu desteklediği bir tablo görüyoruz. İYİ Partililer yüzde 60’ın üzerinde bir oranla İmamoğlu’nu destekliyor.

DEM Pati seçmenlerinin yarısı net bir şekilde İmamoğlu’nu destekliyor. AKP ile CHP seçmenleri arasında geçişe bakarsak çok çok ufak geçişler var. MHP seçmenin de biraz daha yüksek oranda yani yüzde 15 civarında İmamoğlu’nu destekleyenler olduğunu görebiliyoruz.

MHP güçlenerek çıkar

717326image1.jpg

Cumhur ittifakı açısından bakacak olursak, MHP’nin bu seçimden güçlenerek çıkacağını öngörmüştünüz. Hala böyle mi düşünüyorsunuz?

Hala aynı şekilde düşünüyorum. Cumhur ittifakında şöyle bir tablo var; aslında AKP son iki seçimdir eriyen bir parti. Son iki seçimde toplamda 14 puan kaybeden bir partiden bahsediyoruz. Son seçimde 7 puan kaybetti. Mesele bir lider seçmek ya da ülkenin bekası olmaktan çıkıp da yerel seçime indirgendiğinde belediye başkanı seçmeye indirgendiğinde AKP burada kaybeden konumunda.

Ama MHP hem iktidarın tüm imkanlarından faydalanıyor ama hem de hiçbir şey yaptığından sorumlu değil. Dolayısıyla suçlu da tutulmuyor. AKP'den vazgeçenlerin bir kısmı MHP'ye geçiyorlar, bir kısmı Yeniden Refah’a geçiyorlar. MHP hem devlet içinde de güçleniyor. Hem kadrolar kazanıyor hem de bence önümüzdeki süreçte belediye sayısını da arttırarak yerel ranttan da daha fazla pay almaya başlayacak diyebilirim.

Yeni bir çözüm sürecinin başlaması gerçekçi bir beklenti değil

Seçim sürecinin sonlarına doğru olası seçimden sonra olası çözüm süreci daha fazla konuşulmaya başlandı. Siz bu konuda düşünüyorsunuz?

Daha önce gördüğümüz türden bir pragmatizmle karşı karşıyayız aslında. Yani ben gerçekçi bir beklenti olduğunu düşünmüyorum. DEM Parti seçmeninin kafasını karıştırmak, Cumhur ittifakı tarafına da oy vermeyecek olsa bile CHP adaylarına İmamoğlu’na özellikle oy vermelerini engelleyecek bir strateji izleniyor.

Cumhur ittifakının şu an içinde bulunduğu tablonun da buna imkan tanımadığını düşünüyorum. Yani Erdoğan her zamankinden daha fazla MHP'ye bağımlı. Burada DEM Parti’yi ya da Kürt siyasetini memnun edecek bir çözüm sürecinin gündeme gelebilmesi çok mümkün gözükmüyor. O yüzden çok gerçekçi de bulmuyorum. Bunun tabii DEM’de bir karşılığı var mı yok mu? Esas soru bu. Leyla Zana'nın yaptığı açıklama önemli, dengeleri değiştirebilecek bir açıklama ama bunun gerçekten bir karşılığı olup olmayacağını öngöremiyorum.

Ama özellikle metropollerde yaşayan ve de DEM Parti’yi geçmişte HDP'yi destekleyen Kürt seçmenlerin sadece tek oy davranışı, motivasyonu etnik kimlik değil artık. Özellikle Istanbul gibi büyük metropollerde yaşayanların özellikle genç seçmenlerin oy davranışını belirleyen tek motivasyon enik kimlikleri değil. Bu anlamda doğrudan herkesi bağlayabilecek bir çağrı olduğunu düşünmüyorum.

2023/10/01/recep-tayyip-erdogan-meclis-001.jpg

Yeni anayasa süreci nasıl olacak?

Seçim sonrası gündemiyle ilgili bir madde de anayasa değişikliği. Bu nasıl bir süreç olabilir?

Açıkçası bu yerel seçimin nasıl sonuçlanacağı, muhalefet açısından CHP açısından nasıl sonuçlanacağı önümüzdeki dönemde iktidarın hamlelerini de belirleyecektir. Aynı şekilde İYİ Parti’nin kendini nerede konumlandıracağı önümüzdeki dönemde iktidarın hamlelerini belirleyecektir. Ancak bir anayasa sürecini başlatmaya çalışacakları çok açıkça görülüyor. Burada tabi şunu göz ardı etmemek gerekir. Yani 1 Nisan’dan itibaren Türkiye ekonomik olarak bambaşka bir sürece girecek. O süreçte çok ciddi bir acı reçete gündeme gelecek ve bu acı reçetenin uygulanabilmesi için aslında otoriterleşmenin daha arttığı, baskının daha arttığı bir sürece girebiliriz. Bu da kaçınılmaz olarak devlet mekanizmasının yeniden tasarlanmasını içeren bir anayasa sürecini beraberinde getirebilir. Ama o anayasanın, çözüm süreci bekleyenlerin umut ettiği gibi daha ılımlı, demokratik, haklar tanıyan bir anayasadan ziyade bugünkü hukuk devletini askıya alan, bugünkü tabloyu meşrulaştıracak bir yeni anayasa olma ihtimali daha yüksek

Yeniden Refah MHP'den de oy kazanıyor

Yerel seçimlere ve sizin 3 ay önceki tespitlerinize geri dönecek olursak, Yeniden Refah, TİP ve Zafer Partisi’nin yükselmeye başladığını söylemiştiniz. Yeniden Refah da bunu gördü ve tek başına girme kararı aldı. Hatta yüzde 20’yi aştıklarını söyledi Erbakan. Zafer Partisi ve TİP bugünkü tabloda ne durumda?

Yüzde 20 tabii bugün için iddialı bir rakam ama önümüzdeki süreçte Yeniden Refah’ın büyüme potansiyeli var. Bu potansiyel tam da bahsettiğimiz AKP'deki erimeden kaynaklanıyor. Ama Türkiye o kadar kutuplaştırılmış bir siyasal iklimin içinde yaşıyor ki, bir kutuptan diğerine geçmek neredeyse imkansız. DEVA Partisi de AKP'nin içinden çıkarak kuruldu. Gelecek Partisi de kuruldu. Saadet Partisi Milli Görüş’ün bugün taşıyıcısı konumunda olan bir parti. Ama bu partiler CHP ile yan yana olduklarında AKP'yi eleştiren seçmenin bu partileri desteklemesi mümkün olmuyor.

Bu kutuplaştırılmış atmosferden dolayı Yeniden Refah’ın AKP'den kopanları bünyesine katabilecek ve büyüyebilecek bir potansiyeli olduğunu görüyoruz. Şimdi belki birkaç belediye alabilirlerdi ve avantajlı görünebilirlerdi ama onu yapmak yerine önümüzdeki süreçte bir alternatif olmak konusunda daha güçlü bir işaret verecekler.

İlginç bir şekilde Yeniden Refah’ın sadece AKP'deki milli görüşçü, İslamcı daha muhafazakar seçmenleri değil, MHP'den de oy kazanabildiğini görüyoruz. Dolayısıyla Cumhur ittifakının eleştiren seçmenler için bir seçenek olduğu söylenebilir.

Zafer Partisi, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan kaynaklı olarak bir potansiyele sahip olan bir parti. Bu kadar işsizliğin olduğu, ekonomik krizin bu kadar güçlendiği, mülteci sığınmacı, düzensiz göç konusunun bu kadar önemli hale geldiği bir ülkede büyüme potansiyeline sahip bir parti. Pek çok ülkede gördüğümüz gibi yabancı düşmanlığın aşırı sağın yükseldiği gibi bir potansiyeli var. İlginç olan Zafer Partisi sadece MHP ya da İYİ Parti’nin tepki oylarını almıyor. İdeolojik fikri de savunanların partisi haline gelmeye başladığı görülüyor. Bu bence önemli ve riskli bir gelişme.

Gökhan Zan olayı ve TİP

dsc00785-tcnq-cover-jpg.webp

Türkiye İşçi Partisi’ne gelecek olursak, ‘CHP'yi eleştirdim TİP’e oy verdim’ tepkisinin ötesinde çeşitli ilçelerde, illerde, beldelerde bir yerel seçim başarısı elde etmeye çalışıyorlar. Biz yakın zamanda Samandağ'da bir araştırma yaptık ve gerçekten TİP’in çok güçlü olduğunu söyleyebilirim. İlçeyi kazanmaya yakın görünüyor. Bunlar önemli deneyimler olacaktır. Gökhan Zan konusu da kitleselleşmeye başlayan partilerin her zaman başına gelebilecek kazalardan birisi diye düşünüyorum. Bir negatif etkisi mutlaka Hatay özelinde olmuştur ama TİP seçmenini düşünürseniz bu daha bilinçli bir seçmen kitlesinden bahsediyoruz. Buradaki ilkeli adayı geri çekme tutumunun genel olarak Türkiye genelinde daha pozitif bir etki yaratmış olabileceğini düşünüyorum.

İlçelerde büyük değişiklik olacak

106342193-turkey-elex-nc.png

31 Mart akşamı haritada nasıl bir değişiklik bekliyorsunuz? Özellikle kıyılar özelinde merak ediyorum..

Haritayı il il yaparsak çok fazla değişiklik görmeyeceğimizi düşünüyorum ama ilçeleri renklendirmeye çalışırsak değişiklikler olduğunu göreceğiz. Özellikle Izmir'de CHP’ye ciddi bir tepki var, bu görülüyor. Yani bu belki büyükşehir belediyesini kaybettirme noktasına gelmeyebilir ama bence yine de ciddiye alınması gerekir. CHP açısından bazı ilçelerin kaybedileceği görülebiliyor ama kazanılabilecek il ve ilçeler de var. Bursa'da çok ciddi bir potansiyel olduğu görülüyor. Bursa’yı kazanabilir CHP. Yine Balıkesir ve Manisa'da da yakın bir yarış sürüyor. Aydın ve Muğla CHP açısından daha güvenli yerler. CHP açısından buralarda bir sürpriz beklemiyorum. Ama Antalya’da CHP'nin biraz kan kaybettiği görülüyor. Hatay’da da yine bir tablonun değişme ihtimali olduğunu söylemek gerekir CHP açısından. Ama arada Mersin’de hani Ankara'da Mansur Yavaş'ın rekor oyla seçileceği söyleniyor ya belki o düzeyde olmayabilir ama Mersin’de de Vahap Seçer’in rekor kırma ihtimali var. Adana'da da Zeydan karaların başarılı ve önde olduğunu söyleyebilirim.

Kim sandığa giderse o avantajlı

Sandığa gitme konusunda örneğin benim çevremde epey isteksiz insan var. Kamuoyu araştırmalarında da kararsızlar epey yüksek çıkıyor. Gönülsüz seçmenin fazla olduğu tablo var ortada…

Doğru böyle bir tablo var ve bunun sebebi aslında 14 Mayıs ve28 Mayıs seçimlerinin yenilgisi. Muhalefetin yenilmiş olması çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Sonrasındaki sürecin de çok iyi yönetilememiş olması insanlarda bir bıkkınlık ve çaresizlik hissi yarattı. Bu da oy vermeme eğilimini beraberinde getiriyor. Ama şunu söyleyelim; yerel seçimler zaten genel seçimlere göre daha düşük oranlarda katılımın olduğu seçimlerdir. Yüzde 88 değil de yüzde 82 katılım görürsek bu insanlar protesto ediyorlar anlamına gelmez. Bu zaten kendi doğallığında böyle. Ama oy vermeyeceğini söyleyen insanlar benim çevremde de var. Aynı risk Cumhur ittifakı için de geçerli. Ekrem İmamoğlu’na oy vermeyi yediremeyen ve oy vermemeyi tercih edecek bir küme olduğu da görülüyor açıkçası.

Tam da bu yüzden kim ikna edebilirse seçmenlerini kim daha çok ikna edebilirse özellikle İstanbul özelinde söylüyorum, seçimin sonucunu daha çok belirleyecektir. Hatta bu hafta sonu Erdoğan'ın mitingde söylediği sözün biraz buraya yönelik olduğunu düşünüyorum. ‘Kaybediyoruz. Lütfen kendinize gelin çalışın ve sandığa gidin’ uyarısı gibi bir yandan da algılanabilir diye düşünüyorum.

Bu seçim önemli bir seçim olacaktır. 1 Nisan'dan itibaren nasıl bir ülkede yaşayacağımız açısından. Aslında yerel seçimler aslında bir ülkenin demokrasi için çok daha önemlidir. Yani çok da demokratik bir süreçtir. Çünkü ülke barajı yok, istediğiniz adayı destekleyebilirsiniz. Örneğin belediye meclisleri çok önemlidir.

DERYA KÖMÜRCÜ'YLE SEÇİME 100 GÜN KALA YAPTIĞIMIZ SÖYLEŞİYİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Podcast