Ölümü özleten acı: Mezarsızlar

Ölümü özleten acı: Mezarsızlar
Dedi ki Agit İpek’in kemikleri gelmiş. Hemen ben durdum. Hiçbir şey sormadım ben. Acaba bu ne söylüyor? Baktım komşumuz soruyor tamam kemikleri nerededir o zaman? Dedi bak oradadır. Ben de o sandalyeyi tuttum, hala oturamadım. Baktım bir koli oradadır ama kargo yazıyor üstünde. Dedi Agit’in kemikleri, ben dedim oturamıyorum. Gözüm karardı

"Dedi ki Agit İpek’in kemikleri gelmiş. Hemen ben durdum. Hiçbir şey sormadım ben. Acaba bu ne söylüyor? Baktım komşumuz soruyor tamam kemikleri nerededir o zaman? Dedi bak oradadır. Ben de o sandalyeyi tuttum, hala oturamadım. Baktım bir koli oradadır ama kargo yazıyor üstünde. Dedi Agit’in kemikleri, ben dedim oturamıyorum. Gözüm karardı." Korona günleri Dünya’da pek çok insana kaybettikleri canlara veda etmeden gömme acısını yaşattı. Başka acılar da var bu topraklarda, ölümü bile özleten. Bir kaldırıma gömülen 261 cenaze mesela. Oğlunun kemiklerini bir kargo kolisinde teslim alan annenin acısı. Ya da gözaltında kaybedilen ve 40 yıldır bulunamayan bir kardeşin, evladın acısı… Beril Eski, Türkiye’de ölümle yaşamın arasında, bir nevi arafta sıkışanları, sıkıştırılanları araştırdı, acıyı yaşanlarla, tanıklarla konuştu.

Podcast